20 Ağustos 2007 Pazartesi

KEVSER SÜRESİ(Muhammed ESED)

Otoritelerin çoğunluğu bu sureyi Mekke döneminin ilk bölümüne ait sayarken İbni Kesîr, büyük bir ihtimalle Medine'de nazil olduğu görüşündedir. Bu varsayımın (başka bazı ilim adamlarınca da benimsenen) dayanağı, Enes b. Mâlik'ten rivayet edilen sahih bir Hadis'te bulunmaktadır. Enes, surenin nasıl nazil olduğunu detaylı bir şekilde anlatırken, “Allah'ın Peygamberi, mescidde aramızda otururken” diye anlatır (Müslim, İbni Hanbel, Ebû Dâvûd, Neseî). Enes'in işaret ettiği “mescid” yalnızca Medine Mescidi olabilir: çünkü, bir taraftan Enes -o şehrin bir yerlisi olarak- Hz. Peygamber'i Medine'ye hicretinden (ki o zaman Enes, ancak on yaşlarındaydı) önce hiç görmemişti; diğer taraftan Mekke'nin H. 8. yılda fethinden önce orada Müslümanlara açık olan bir mescid -yani, cemaatle namaz kılma yeri- bulunmuyordu.
Bu surenin üç ayeti de, ilk bakışta, Hz. Peygamber'e hitab etmektedir, ama bu hitap o'nun aracılığıyla bütün mümin erkek ve kadınları da kapsamaktadır.
1 BAK, Biz sana bol nimet1 verdik: 2 o halde [yalnız] Rabbine ibadet et ve [yalnız O'nun adına] kurban kes.
3 Şu gerçek ki, senden nefret eden, [her türlü iyilik ve güzellikten] kesilmektedir!2

DİPNOTLAR
1 Kevser terimi, “bolluk”, “çokluk” yahut “bereket” anlamındaki kesret isminin tekid halidir (Zemahşerî); ayrıca aynı anlamı veren bir sıfat olarak da kullanılmaktadır (Kâmûs, Lisânu'l-‘Arab, vb.). Kur’an'da kullanıldığı tek örnek olan yukarıdaki bağlamda kevser, Hz. Peygamber'e vahiy, bilgi, hikmet, iyilik ve hem bu dünyada hem de öteki dünyada şerefli ve onurlu olmak gibi soyut ve manevî anlamda iyi ve güzel olan her şeyden bolca ihsan edilmesini anlatmaktadır (Râzî); genel olarak müminler açısından ise, bilgi elde etme, iyi fiiller işleme, bütün canlı varlıklara karşı şefkatli davranma ve böylece iç huzuruna ve tatminine kavuşma imkanını ifade eder.
2 Lafzen, “kesilmiş olan (ebter) odur.” Parantez içindeki “iyilik ve güzellikten” ibaresi ise, Kâmûs'tan esinlenen bir açıklamaya dayanmaktadır.