4 Ağustos 2007 Cumartesi

LEYL SÜRESİ(Muhammed ESED)

İttifakla ilk vahiylerden biri olarak kabul edilen ve çoğunlukla kronolojik sıralamada dokuzuncu sıraya yerleştirilen bu sure, adını ilk ayetinde geçen “gece” (leyl) kelimesinden almaktadır.
1 DÜŞÜN [yeryüzünü] karanlığa boğan geceyi, 2 ve aydınlığı yükselten gündüzü!
3 Erkeğin ve dişinin yaratılışını düşün!1
4 Gerçekte, [ey insanlar,] siz çok çeşitli hedefler2 peşindesiniz!
5 Her kim [başkaları için] harcar ve Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşırsa, 6 ve nihaî güzelliğin/iyiliğin gerçekliğine3 inanırsa, 7 işte onun için [nihaî] huzur ve rahatlığa giden yolu kolaylaştıracağız.4
8 Cimrilik yapana ve kendi-kendine yeterli olduğunu zannedene5, 9 ve nihaî güzelliği/iyiliği yalanlayana gelince, 10 onun için zorluğa ve sıkıntıya giden yolu kolaylaştırırız: 11 bakalım serveti onu koruyacak mı6 [mezarına] girdiği zaman?
12 BAKIN, Bize düşen doğru yolu göstermektir; 13 ve hem öteki dünya, hem de [hayatınızın] bu ilk bölümü [üzerindeki hakimiyet] Bize aittir:7
14 İşte, sizi alevler saçan ateşe karşı uyarıyorum; 15 [öyle bir ateş ki] kimse girmez, en onulmaz azgınlar dışında, 16 hakikati yalanlayan ve [ondan] yüz çeviren (azgınlar).
17 Ama, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olanlar (ateşten) uzak kalacak: 18 arınmak için servetini [başkalarına] harcayanlar, 19 gördüğü bir iyiliğin karşılığı olarak değil,8 20 ama yalnızca yüce Rabbinin rızasını kazanmak için: 21 işte böyleleri de, zamanı geldiğinde sevinci tadacaklar.

DİPNOTLAR
1 Lafzen “erkeği ve dişiyi yaratmış olanı [veya “yaratanı”] düşün”, yani erkek ile dişi arasındaki farklılığı oluşturan unsurları. Bu, gece ve gündüz, aydınlık ve karanlık sembolizmi ile birlikte -önceki surenin ilk on ayeti gibi- bütün tabiatta mevcut olan kutupluluğa ve dolayısıyla, insanın hedeflerini ve saiklerini karakterize eden (sonraki ayette sözü edilecek olan) çift kutupluluğa bir işarettir.
2 Yani, hem iyi hem de kötü hedefler (karş. 91:8, not 6) -zımnen, “ve yaptıklarınızın sonuçları da, zorunlu olarak çok çeşitlidir”.
3 Yani, zamandan ve sosyal şartlardan bağımsız ahlakî değerlere ve dolayısıyla, “ahlakî vecîbe” olarak tanımlanabilecek olanın mutlak geçerliliğine.
4 Bkz. 87:8, not 6.
5 Karş. 96:6-7.
6 Yahut (doğrudan bir ifade ile): “serveti onu korumaz...” vd.
7 Bu ifade, insanın bu dünyadaki ve öteki dünyadaki hayatının, süregelen aynı olgunun iki safhasından ibaret olduğu gerçeğini vurgulamaktadır.
8 Lafzen, “O'nun nezdinde hiç kimsenin karşılığı ödenecek bir iyiliği yoktur”. Bu ibare, en geniş anlamıyla, geleceğe yönelik bir karşılık beklentisini de kapsamaktadır.